23 Eylül 2010 Perşembe

Simyacı / Paulo Coelho

"Bu yörelerde bir yığın arkadaşı vardı - ve bu da yolculuk yapmayı neden bunca sevdiğini açıklıyor. Her gün birlikte olmak gereksinimi duymaksızın, insan her zaman yeni dostlar edinir. Papaz okulunda olduğu gibi, insan her zaman aynı insanı görürse, buları yaşamının bir parçası saymaya başlar. İyi, aka su kişiler de bu nedenle, yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır. Çünkü, efendim, herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır." sf29

"Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak" sf68

"Büyük bir hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum; bu yüzden hayal kurmakla yetinmeye çalışıyorum" sf69

"Öyle zamanlar vardır ki, insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez" sf73

"Hayallerinden asla vazgeçme, demişti yaşlı kral. Simgelere dikkatli ol." sf78

"Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir" sf92

" 'Sabırsız olma' diye tekrarladı, kendi kendine. 'Devecinin dediği gibi, yemek zamanı gelince yemeği ye. Yürüme zamanı gelince yürü' " sf109

"Aşk, sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılıyordu" sf116

"Atmacaları sessizce yediler. Simyacı bir şişe açıp konuğunun bardağına kırmızı renkli bir sıvı koydu. Şaraptı ve ömrü boyunca hiç içmediği en güzel şaraplardan biri. Ama şarabı Şeriat yasaklamıştı.
- Kötülük, dedi Simyacı, insanın ağzından giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır.sf134

 " 'Arkanda bıraktığın şeyleri düşünme' dedi Simyacı, atlarıyla çölün ortasında ilerlerken. Herşey Evrenin Ruhu'na kazınmıştır ve ebediyen orada kalacaktır.
-insanlar gitmekten çok geri dönüşü hayal ediyorlar, dedi, çölün sessizliğine yeniden amışmış olan delikanlı.
-Bulduğun şey saf maddeden yapılmışsa, hiçbir zaman çürümeyecektir. Ve oraya bir gün geri döneceksin. Bir yıldız patlaması gibi bir anlık ışıktan başka bir şey değilse, o zaman geri dönüşünde hiçbir şey bulamayacaksın. Gene de en azından bir ışık patmalası görmüş olacaksın. Yalnızca bu bile yaşamış olmanın zahmetine değer. " sf143

" - Yüreğim bir hain, dedi delikanlı Simyacıya, atlarını biraz dinlendirmek için durduklarında. Devam etmemi istemiyor.
- Ne ala, diye yanıtladı Simyacı. Bu yüreğinin diri olduğunu gösteriyor. Şimdiye kadar elde etmeyi başardığın şeyleri bir düşle değiş - tokuş etmekten korkması kadar doğal ne var.
- Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım?
-Çünkü onu susturmayı biçbir zaman başaramazsın. Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da o gene oradadır., göğsündedir; hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü sana tekrarlamayı sürdürecektir.
-Bir hain olsa da mı?
-İhanet, senin beklemediğin bir darbedir. Ama yüreğini tanıyacak olursan, sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır. Çünkü düşlerini ve arzularını tanıyacaksın. Hiç kimse kindi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece, kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana." sf148

" 'Biraz şikayet edecek olursam' diyordu yüreği, 'bu yalnızca benim bir insan yüreği olmamdandır ve insanların yürekleri böyle olur. Ulaşmaya layık olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar. Dirilmemek üzere sona ermiş aşklar, olağanüstü olabilecek, ama olamayan anlar, keşfedilmesi gereken, ama sonsuza dek kumların altında kalan hazineler daha aklımıza gelir gelmez bizler, yürekler hemen ölürüz. Çünkü böyle bir durumla karşılaşınca ölümcül acılar çekeriz' 
- Yüreğim acı çekmekten korkuyor, dedi bir gece Simyacıya, aysız gökşüzüne bakarlarken.
- Yüreğine, acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez. Çünkü araştırmanın her anı, Tanrı ve Sonsuzluk ile karşılaşma anıdır. " sf 149


"En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır" sf 151



" - Kendi Kişisel Menkıbe'sini yaşayan kimse neye ihtiyacı varsa hepsini bilir. Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar: Başarısızlığa uğrama korkusu" sf160


"Dünya, Tanrı'nın yalnızca görünen parçasıdır. Simya da tinsel yetkinliği maddi alana yönlendirir yalnızca." sf 161

" Aşk, ne çöl gibi devinimsiz durmaktan, ne rüzgar gibi dünyayı dolaşmaktan, ne de senin gibi her şeyi uzaktan görmekten ibarettir. Aşk, Evrenin Ruhu'nu değiştiren ve geliştiren güçtür. İlk kez onun içine girdiğim zaman, onun kusursuz olduğunu sandım. Ama daha sonra onun, yaratılmış olan her şeyin yansıması olduğunu, onun da savaşları ve tutkuları olduğunu gördüm. Evrenin Ruhu'nu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ya da daha kötü olmamıza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Aşk'ın gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman." sf 168



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder